Türk Eğitim-Sen, eğitim ortamlarında fırsat eşitliğini hem öğrenci hem öğretmen açısından tahlil etmek, eğitimde fırsat eşitliğini salamaya yönelik görüş ve teklifleri ortaya koymak için 11 bin 342 eğitimci üzerinden anket çalıştırması gerçekleştirdi.
Türk Eğitim-Sen Genel Lideri Talip Geylan, anketin sonuçlarını basın mensuplarıyla paylaştı.
Eğitimciler açısından fırsat eşitliğine yönelik yapılan anketten alınan sonuçları açıklayan Geylan, “Ankete katılanların yüzde 60’a yakını okulunda fiyatlı öğretmen görevlendirmesinin yapıldığını, yüzde 59,20’si okullarında fiyatlı öğretmen olduğunu, yüzde 77,30’u ise okullarda tekli eğitim yapıldığını söz etmiştir” dedi.
Geylan, öğrencilere yönelik alınan sonuçlarda ise taşımalı eğitim, ailenin eğitim ve geçim seviyesi, kız çocuklarının okuma oranların ankette belirleyici olduğunu lisana getirdi. Öbür yandan eğitim kurumlarındaki yaşanan maddi zorluğa dikkat çeken Geylan, “Öğrenci başına 100 TL hesabıyla okullara kâfi sayıda bütçe ayrılması, bu sene Ulusal Eğitim Bakanlığımız kısmen bu gereksinimi giderebilmek için uygulamayı hayata geçirdi. İlköğretim okullarımızda direk bakanlıktan bütçe aktardı. Bunu biz olumlu ve yanlışsız buluyoruz. Bakanlıktan okullara ayrılan bütçenin okullarımızın bütün muhtaçlıklarını karşılayacak seviyede ve sistemli biçimde, yıl boyunca okullarımıza aktarılması talebimizi de yinelemiş oluyoruz” formunda konuştu.
“HAKKIMIZI ALAMAYIZ TASASI VARLIĞINI SÜRDÜRÜYOR”
Eğitimcilerin fırsat eşitliğine yönelik yaşadıkları meseleleri lisana getiren Geylan, “Çok uzun yıllar Ulusal Eğitim Bakanlığı’nda yönetici atama süreçlerinin mülakatlar marifetiyle yürütülmüş olması, yapılan imtihanlarda sınav muvaffakiyetinin mülakat marifetiyle rencide olmasından ötürü eğitim çalışanlarına, meslektaşlarımıza, öğretmenlerimize Ulusal Eğitim Bakanlığı’nda yönetici olmak için öteki meslektaşlarımızla ‘aynı şartlara fırsat eşitliğine sahip değiliz’ algısı oluşmuştur.
Her ne kadar bir evvelki bakanımız Ziya Selçuk periyodunda başlatılan ve şimdiki bakanımız Sayın Mahmut Özer periyodunda devam ettirilen mülakat puanının yazılı puanına eşit biçimdeki uygulaması demeci olsa da hala yönetmeliğimizdeki uygulama varlığını sürdürmekte. Bu da geçmiş tecrübenden ötürü meslektaşlarımızda ‘mülakatlar marifetiyle hakkımızı alamayız’ telaşı, canlı halde varlığının sürmesiye devam etmektedir. Bu noktada bizim talebimiz mülakatın mevzuattan kökten kaldırılması. Hem birinci atamalarda hem vazifede yükselme imtihanlarında hem de yönetici atamalarında yalnızca yazılı imtihan başarısı ele alınarak liyakat ve ehliyet temellinde yönetici atama süreçleri temel talebimizdir” dedi.
“MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NI, ULUSAL EĞİTİM BAKANLIĞI YÖNETSİN”
Türk Eğitim-Sen Genel Lideri Talip Geylan kelamlarına şöyle devam etti:
“Geçmişte Ulusal Eğitim Bakanlığı bir ekip sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği protokolleri imzaladı. Kıymetler eğitimi yürüttü. Ulusal Eğitim Bakanlığı’nın bu mevzuda dışarıdan hizmet satın almasına gerek yok. Ulusal Eğitim Bakanlığı’nın 1 milyon öğretmeni, çocuklarımıza pahalar eğitimi kazandırabilecek aşta, şevkte, nitelikte donatıldı. Bilhassa yönetici atama süreçlerinde bu dışarıdan yapılan diye değerlendirdiğim kümelerin, bu sendika da olabilir öteki bir toplumsal küme da olabilir. Süreçlere müdahale etmesi, biz yaşıyoruz.
Bakın evvelki eğitim öğretim yılında bir tespit yapmıştık. Bu ‘proje okulu’ diye isimlendirdiğimiz okullarımızın Türkiye genelinde 940 proje okulunun 829 adedinin müdürünün tıpkı sendikanın üyesi olduğunu tespit ettik. Bu proje okulu müdürleri yönetici atama sınavıyla atanmıyor. Vilayet Ulusal Eğitim Müdürü teklif ediyor, bakanlık atıyor. İmtihan falan yok. Büsbütün yönetimin takdiriyle atanıyor. Biz o vakit şunu sormuştuk. Bu atamaları kim yapıyor?
Milli Eğitim Bakanlığı’nın mevzuatı aşikâr. Öbür okullarımızda olduğu üzere proje okullarımızın yani imtihanlı öğrenci alan okullarımızın yöneticileri de Ulusal Eğitim Bakanlığı’nın atama sistemine olağan olsun, imtihana girsin adaylar herkes bileğinin hakkıyla yönetici olsun. Ulusal Eğitim Bakanlığı’nı, Ulusal Eğitim Bakanlığı yönetsin.”
ANKET SONUÇLARI
?Öte yandan; yapılan ankete nazaran, iştirakçilerin yüzde 71,80’i okul bütçelerinin kâfi olmadığını düşünürken, yüzde 18,20’si kısmen kâfi olduğunu, yüzde 8,20’si ise okul bütçelerinin kâfi olduğunu tabir etti. Yüzde 69,60’ı okul formasının mecburî kıyafet olarak kabul edilmesinin öğrenciler açısından fırsat eşitliği sağlayacağı tarafında görüş bildirdi.
Eğitim ortamlarında fırsat eşitliğine sahip olmayan öğrencilerin akranlarından hangi açıdan farklılık gösterdiği konusunda iştirakçilerin en fazla belirttiği konular sırasıyla; akademik muvaffakiyet, okula karşı ilgi, okula ahenk, okula devam durumu ve akran ile olan irtibatları oldu. İştirakçilerin yüzde 73,10’u öğretmenlerin eğitim öğretim ortamlarında birebir fırsatlara sahip olmadığını tabir ederken yüzde 6,50’si birebir fırsatlara sahip olduğunu söz etti. İştirakçilerin yüzde 20,10’u ise kısmen tıpkı fırsatlara sahip olduğunu vurguladı. İştirakçilerin yüzde 40,20’si okullarında düzenlenen seyahat, piknik, sinema, tiyatro üzere etkinliklere bütün öğrencilerin katılamadığını söz ederken yüzde 38,90’u ise kısmen katılabildiğini belirtti.