Travis, son olarak evvelki gün Güçlü PSM’de sevenleriyle buluştu. Bir evvelki konserleri de dört yıl evvel tekrar Güçlü PSM’deydi. Solist Fran Healy, “Dört yıl mı oldu, hiç üzücü değil” derken tekrar Türkiye’ye gelmekten ne kadar memnun olduklarını söyledi. Bu sefer müzik seçimleri daha da netti. Konserin birinci kısmında baştan sona sırasıyla 2001 tarihli “The Invisible Band” albümünü çaldılar. Aslında konser de bu albümün 20. yılı anısınaydı, kimse de memnuniyetsiz değildi bu durumdan. Zira albümde başta “Sing”, “Side”, “Flowers in the Window”, “Last Train” üzere çabucak hemen herkesin sevdiği “hit” müzikler vardı. Bu kısımda ses biraz sıkıntılıydı. Healy de seyirciden aldığı geri bildirimleri tonmaysterine iletti ve sonradan bu sorun çözüldü.
İKİ UYGUN SÜRPRİZ
İlk kısım bittiğinde Healy tekrar seyirciyle etkileşim halindeydi, gidip geri geleceklerini ve öbür müziklerini çalacaklarını söyledi. Döndüğünde de hoş bir sürprizi vardı; “Writing to Reach You” modülünün çıkış kıssasını anlattı, müzikte neden efsane İngiliz küme Oasis’in “Wonderwall” müziğinin isminin geçtiğini söyledi, o yıllarda her yerde bu müziğin çalındığından kelam etti. Hatta bir gün konserlerini izlemeye gelen Oasis’ten Noel Gallagher’ın kendilerini övdüğünü belirtti. Sonra “Wonderwall”u da söyleyerek Oasis’e selam yolladı.
Ardından tekrar başka albümlerden sevilen müziklerini çalan Travis’in ikinci sürprizi de konser biterken gerçekleşti. Küme, kapanışını bir öbür efsane topluluk AC/DC’nin “Back in Black” müziğiyle yaptı. Özetle, salonu büsbütün dolduran izleyici büyük bir çoğunlukla istediğini aldı ve tekrar bir Travis konserinden memnun ayrıldı.