Mustafa Uslu ve Yazgülü Aldoğan bir ortada.
– Pekala Neşet Ertaş’ın hayatının anlatıldıığı sinemada, sanatkarın ailesiyle niçin mahkemelik olundu ve sinemanın gösterimi neden ve nasıl engellendi? Sineması daha evvel basına yapılan şovda izledim. Fakat sinemaya yasaklama kararı veren hâkim ve bu kararı isteyen savcının izlemediğini söylesem?
Daha evvel de kısaca yazdığım üzere; Mustafa Uslu bu sineması yapmaya karar verip sanatçı üzerine yapılmış çalışmalar içinden akademisyen Erol Parlak’ın yazdığı kitabı temel almaya karar verdiğinde aileyle birinci sorunu yaşıyor. Hayatta olan ve Almanya’da yaşayan eşi ve çocukları birinci başta Neşet Ertaş üzerine bir sinema yapılmasına karşı değil, hatta tekraren İstanbul’a gelip Mustafa Uslu ile görüşüyorlar. Onların karşı olduğu iki nokta var: Erol Parlak’ın kitabının senaryoya temel alınmaması ve sanatkarın son 10 yılını geçirdiği Seyhan Hanım karakterinin sinemada gözükmesi. Bu da Neşet Ertaş’a birinci inme indiği tarihten Açık Hava Tiyatrosu’ndaki o süper konsere ve daha sonraki bütün hastalık sürecine ilişkin kısmın sinemada olmaması demek ki Uslu, bunu kabul edemiyor. Lakin çocukların annelerinin sahnede gösterilmemesi ile ilgili taleplerine karşı çıkmıyor.
Aslında izlediğimiz sinemada kimseyi rencide edecek bir durum yok. Lakin ailenin açtığı mahkeme basamağında her şey davanın 43. Asliye Hukuk’dan 23. Asliye Hukuk’a geçmesiyle değişiyor. Yeni mahkemenin hâkimi sineması seyretme ve vasiyetnameyi hazırlayan noteri dinlemeden yasaklama kararı veriyor.
LİNÇ BAŞLIYOR
Arkasından da Mustafa Uslu hakkında malum basında eski defterler açılıyor, daha evvelki yapıtları için açılmış, lehine sonuçlanmış davaları kaybettiği haberleri yazılmaya başlanıyor. Mustafa Uslu’yla birkaç defa görüştüm, Ayla ve Müslüm sinemasını çok beğenmiştim. Halka mal olmuş bir sanatçı ve Abdal kültürünü anlatan Neşet Ertaş sinemasını de beğendiğim, harcanan 65 milyon TL. yüzlerce kişinin emeğinin ve beş yıllık bir çalışmanın çöpe atılmasına razı olmadığım için ailenin neden karşı çıktığının yanı sıra nasıl olup da bu türlü bir dayanak bulduğunun karşılıklarını bulmaya çalıştım.
Mustafa Uslu, “ikiz oğullarımın ismi Mustafa ve Kemal” diyor. Kendisinin de Alevi kökenli olduğunu düşününce insanın aklına kötü şeyler geliyor. Ailenin sinemaya karşı çıkmasına gelince… Büsbütün duygusal diyelim. Birincisi gişesi yüksek olacak sinemadan biz niçin yararlanmayalım niyeti. Büyük oğlunun sinemada babasını canlandırmak istemesi üzere amatör münasebetler. 15 yıldır görüşmediği eşinin öbür bir bayanla birlikte yaşamasına duyulan kıskançlık, o gösterilmesin isteği. Ya mahkeme yasaklama kararını nasıl açıklıyor? “Bilirkişi bulamadığım için izlemeden yasaklıyorum.” Farklı bir münasebet. Üretim şirketi, Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğüne başvurmuş ve eksper konusunda yardım istemişler. Bütün bu gelişmeler olmasaydı sizler yılbaşı tatilinde Neşet Ertaş’ı canlandıran saz ve kelam ustalarından o hoş türküleri dinleyecektiniz.
Sanatın haklı çıkması dileğiyle. Bu ortada hafta sonu Kızılay Genel Müdürlüğü Neşet Ertaş anısına belgesel sinema yarışı yapıp yıllar evvel çekilmiş bir belgesel sineması gösterip ustayı andı. Oğulları da o merasimde bulundu ve “Filmi biz yapacağız, tekliflere açığız” açıklamasını yaptı. Kendisi de sinema uzmanlığı yapan Mustafa Uslu ise, “Hayatta olmayan kişi için müsaade alma gereği yoktur” hatırlatmasını yapıp, elindeki sineması sıkı muhafazaya almış, maddelerin işlemesini ve haklı çıkmayı bekliyor.