Gerici takımların talimatıyla yaz boyunca çok sayıda şenlik ve konser iptal edildi. Sanatçı Gülşen ise aylar evvel lisana getirdiği kelamlar nedeniyle tutuklandı. Fakat İslamcı bölümlerin lisana getirdiği nefret telaffuzlarına karşı rastgele bir adım atılmadı. Kelam konusu tablo, İslamcılığın Türkiye’de geldiği noktayı gözler önüne sererken tarikatların bu süreçteki tesirini de ortaya koyuyor. Tarikat ve cemaatlerin laiklik aykırısı telaffuzlarının Türkiye için yarattığı tehdidi ve devlet içindeki kadrolaşmalarının riskini, akademisyen ve müellif Fatih Yaşlı, Cumhuriyet’e anlattı.
AKP’yi kuran siyasetçilerin şahsen kendilerinin tarikatlar içinde yer aldığını belirten Yaşlı, “AKP tarikatlar üzerinden yükseldi. Tarikatlar aslında bir araç, zira örgütlü bir yapıları var ve burada bir şebeke var. Bu şebeke, iktidardan ayrıştırılamaz. Bütün bir toplumu denetim etmeye çalışıyorlar” dedi.
AKP’nin bilhassa ekonomik krizle birlikte hegemonyasını yitirmeye başladığını ve halka anlatacak kıssa bulmakta zahmet çektiğini söyleyen Yaşlı, bu nedenle din eksenli telaffuzlarla halkı etkilemeye çalıştığını belirtti. Yaşlı, tarikatların son devirde kamuoyunda daha fazla uzunluk göstermesinin nedenini de buna bağladı.
İSMAİLAĞA’NIN TESİRİ BÜYÜK
15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra FETÖ dışındaki tarikatların devlet içinde kadrolaşmaya başladığını söyleyen Yaşlı, “Son vakitlerde öne çıkan cemaatlerden birisi de İsmailağa cemaati. İstanbul merkezli, nakdî güce sahip, takım birikimi var, devlet içerisinde tesirli olabilecek isimleri var, bu nedenle bu cemaatin tesirli olduğunu görüyoruz. Özetle Gülen cemaatinin boşalttığı takımlar Türkiye’de cemaatlerin ne kadar tehlikeli olduğunun anlaşılması yerine diğer bir sonuç çıkardı, yerlerini öbür tarikatlar aldı” tabirlerini kullandı. Türkiye’nin önemli bir İslamcı tehlikeyle karşı karşıya olduğunu ve yurttaşların dini hislerinin istismar edildiğini belirten Yaşlı, ağır sömürünün üzerine din örtüsü örtülmek istendiğine vurgu yaptı.