Diyanet İşleri Başkanlığı, yarın tüm mescitlerde okunacak cuma hutbesini yayınladı.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan metin şöyle:
“Yüce dinimiz İslam, din, lisan, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin bütün insanların haklarını kutsal ve dokunulmaz kabul eder. Her alanda ve her koşulda adaletli olmayı, hakkı üstün tutmayı, helal-haram hassasiyeti gözetmeyi emreder. Kul ve kamu hakkına riayet etmeyi, haksızlığın ve zulmün karşısında yer almayı öğütler.
“MÜSLÜMAN, KUL HAKKI KONUSUNDA SON DERECE HASSASTIR”
Hayatımızın tamamını kuşatan sorumlulukların başında kul hakkı gelir. Kul hakkına riayet etmek, Cenâb-ı Hakk’a olan imanımızın gereğidir. Müslüman, kul hakkı konusunda son derece hassastır. İnsanların canına kast etmenin, namusuna, onur ve haysiyetine lisan uzatmanın kul hakkı ihlali olduğunun şuurundadır.
Müslüman gerek gerçek hayatta gerekse dijital mecralarda gıybet etmez, laf taşımaz, dedikodu yapmaz, palavra söylemez, iftira atmaz. İnsan onurunu rencide edecek, yuvalar yıkacak her türlü kelam ve davranıştan sakınır. Hakkında kesin bilgiye sahip olmadığı mevzularda konuşmaz.
Hak hassaslığı Müslüman’ın en temel özelliğidir. O, ana-baba hakkını gözetir. Eşine ve çocuklarına düzgünlükle muamele eder. Akraba ve komşularının hukukuna riayet eder.
Saygıdeğer Müslümanlar! Allah Resûlü (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyuruyor: ‘Bizi aldatan, bizden değildir!’ Peygamberimizi örnek alan bir mümin, ticaretini aldatma üzerine kurmaz. Alırken de satarken de dürüst davranır. Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmaz. Fırsatçılık yaparak karına haram bulaştırmaz. O, ne bir oburunun malına göz diker, ne de insanları aldatarak mallarını gasp eder.
Müslüman, hep hakkı ayakta meblağ. O, emekçinin hakkını gözetir; fiyatını alın teri kurumadan öder. O, işinin de hakkını verir; aldığı fiyatın helal olması için var gücüyle uğraş gösterir. Rızkını temin ettiği yere asla ziyan vermez.
“MÜSLÜMAN, KAMU HİZMETİNİ; SORUMLULUĞU AĞIR BİR EMANET OLARAK GÖRÜR”
Kul hakkının toplumun bütün bölümlerini ilgilendirdiği alan ise kamu hakkıdır. Kamu hakkı, yalnızca hayatta olanların değil, şimdi dünyaya gelmemiş çocuklarımızın, tüyü bitmemiş yetimlerin, muhtaç, garip ve kimsesizlerin de hakkıdır. Kamu hakkını ihlal etmek, çok büyük bir vebaldir. Şanlı Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: ‘Kim devlet malına hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir.’ Müslüman, her alanda kamu hakkına riayet eder. Rüşvet, stokçuluk ve karaborsacılıktan uzak durur. Müslüman, kamu hizmetini sorumluluğu ağır bir emanet olarak görür. O, işine ihtimam gösterir, devlet malını gözü üzere korur, asla israf etmez ve devlet malını gasp etmez. Hizmet sunduğu insanlara karşı anlayışlı ve sabırlı davranır. Kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi diğerine asla yapmaz.
“KUL VE KAMU HAKKINI İHLAL ETMEKTEN ŞİDDETLE SAKINALIM”
Kıymetli Müslümanlar! Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde bizleri şöyle uyarıyor: ‘Kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Şayet alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar.’ O halde hiçbir ayrıcalığın olmadığı, haklı ve haksızın kesinlikle ortaya çıkarılacağı, herkese hakkının tam olarak ödeneceği mahşer gününde mahcup olmamak için kul ve kamu hakkını ihlal etmekten şiddetle sakınalım. Rastgele bir hak ihlalinde bulunmuşsak hak sahipleriyle kesinlikle helalleşelim. Unutmayalım ki, kul ve kamu haklarını ihlal edenleri, hak sahipleri bağışlamadıkça Allah Teâlâ da bağışlamayacaktır.
Hutbemi bir ayet-i kerime ile bitiriyorum: ‘Öyle bir günden sakının ki, o gün hepiniz Allah’a döndürüleceksiniz. Sonra herkese kazandığı amellerin karşılığı tastamam verilecek ve onlara asla haksızlık yapılmayacaktır.”