Diyanet, ulusal gün ve bayramlarda cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ü anmama geleneğini bu yıl katlayarak sürdürdü ve cumhuriyetimizin 99. yılına dahi cuma hutbesinde yer vermedi. “Cumhuriyeti” görmeyen Diyanet, aileye yönelik anayasa değişikliği tartışmaları sürerken hutbenin konusunu “aile” olarak seçti. Hutbelerde Atatürk’ün anılmamasının ise Diyanet içinde rahatsızlık yarattığı, işçinin “Bu ülkeyi kuran kişiyi anmamak izahı olmayan bir mevzu. Atatürk bu ülkenin ortak kıymeti. Bize düşen hayırla ve dua ile anmak” görüşünü ilettiği belirtiliyor. Kimi mescitlerde ise imamlar, inisiyatif kullanarak hutbelerde Atatürk’ü de anıyor.
Diyanet, ulusal gün ve bayramlarda Atatürk’e yer vermeme alışkanlığını cumhuriyetimizin 99. yılında katlayaratak sürdürdü ve bugünkü hutbesinde Atatürk’e yer vermemesinin yanı sıra 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı bile anmadı. “Cumhuriyeti” yok sayan Diyanet, hutbenin konusunu iktidarın anayasa değişikliğine ekleneceğini açıkladığı “aile” kavramı üzerine kurdu. Anayasanın 41. hususunda “ailenin bayan ve erkekten oluşacağı”nın vurgulanacağı tarafındaki tartışmalar sürerken yayınlanan hutbenin birinci cümlesi “Yüce Rabbimiz, bizleri bayan ve erkek olarak yaratmıştır” oldu.
“MEŞRU NİKAH”
“Aile, Cenabıhakk’ın lütfettiği eşsiz bir nimettir. Hayatta sahip olabileceğimiz en pahalı hazinedir. Aile, pak bir jenerasyonun devamını, inançlı bir toplumun inşasını sağlayan en kadim kurumdur” denilen hutbede, “Aile olmak, bayan ve erkeğin yasal nikâhla bir yuva kurmasıdır. Aile olmak kadar aileyi korumak da kıymetlidir. Aile kurumuna yönelik fıtrata muhalif her türlü tahribatın süratle yayıldığı bir çağda yaşıyoruz. Allah’ın buyruğuna ve fıtratımıza uygun, nezih bir aile hayatı yaşamaya uğraş edelim. Sağlıklı, güçlü ve huzurlu bir toplum lakin yasal nikâhla bayan ve erkeğin kurduğu aile ile mümkündür” tabirleri kullanıldı.
“BİZE DÜŞEN HAYIRLA ANMAK”
Öte yandan, Diyanet’in hutbelerde de kendini gösteren Atatürk ve cumhuriyet zıtlığı nedeniyle Diyanet çalışanının de “isyan” noktasına geldiği öğrenildi. Edinilen bilgiye nazaran, başta hutbelerin hazırlandığı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Diyanet’in dini hususlardaki en yüksek karar ve müracaat organı olan Din İşleri Yüksek Heyeti olmak üzere başkanlık işçisi “Atatürk isminin geçmişte olduğu üzere hutbelerde yer alması gerektiği” görüş belirtiyor fakat karar noktasına yetkileri olmadığı için bu görüş hutbelere yansımıyor. Çalışanın “Artık tartışmalar bitmeli, Atatürk ve Diyanet tartışması son bulmalı”, “Bu ülkeyi kuran kişiyi anmamak izahı olmayan bir konu”, “Atatürk’ü andığımızda insanların dine hürmetini kazanacağız”, “Atatürk bu ülkenin ortak değeri” ve “Atatürk bu ülkeyi kurmuş ve emanet bırakmış. Bize düşen Diyanetimizi kurduğu için hayırla ve dua ile anmak” dediği belirtiliyor. Ayrıyeten, taşra teşkilatında da Atatürk’ün anılmamasının rahatsızlık yarattığı; başta Ankara’daki birtakım mescitler olmak üzere yurt genelindeki mescitlerde okunan hutbelerde imamların inisiyatif alarak Atatürk’ü andığı biliniyor.