Cumhurbaşkanı’nın istememesine rağmen, suikast teşebbüsünü lanetleyen yurtta birçok miting yapılmıştır. Suikast nedeniyle İzmir’de çeşitli dernek, kurum, kuruluş temsilcilerinden oluşan ‘Suikastı Tel’in Heyeti’ kurulmuş ve öğrencilerin de iştirakiyle çeşitli etkinliklere başlamıştır. …Cumhurbaşkanı, kendini ‘Naim Palas’ta ziyaret eden heyete şunları söylemiştir:
“Yüksek heyetinizi hürmetle selamlarım. Sayın İzmirliler ve etraf halkının, asil hemşerilerimin gösterdikleri derin kederleri, yüksek heyecanı minnettar kalarak öğreniyorum. Çok duygulandım. Asil milletimizin beni ne kadar sevdiğini biliyorum. Bu şovlar, bana olan sevginin, şefkatin, bilhassa ortak idealimize olan bağlılığın yüksek derecesini doğrulayan yeni bir kanıttır. Teşekkür borçluyum, memnunum. Beni öldürürlerse vatandaşlarımın intikamımı alacaklarına güveniyorum. Ben ölürsem bile soylu ulusumun bir arada yürümekte olduğumuz yoldan ayrılmayacağına inancım vardır. Bu nedenle gönül rahatlığı içindeyim. Düşmanlarımız istedikleri kadar düşündükleri iğrenç çarelere başvursunlar. Onların son güçleriyle yapacakları davranışlar bizim ihtilal ateşimizi söndüremez.
Onların, kendilerini ziyana ve vakit zaman da milleti kedere sokan akılsızlıklarına acıyorum. Cumhuriyet Hükümetimizin demir pençesi ve İstiklâl Mahkemesinin adaletli eli duruma tam olarak hâkim bulunuyor. Sayın halka, onun adaletli kararlarını soğukkanlılıkla beklemelerini tavsiye ederim.
Yaşasın Millet! Yaşasın İnkılâplarımız” demiştir.
22 Haziran 1926 günü, Cumhurbaşkanı, İzmir’den ulusuna ikinci defa bildiri yayınlayarak, halkın ihtilalleri muhafaza konusunda ne kadar titiz olduğunun yapılan bu mitinglerle ortaya çıkmış olduğunu belirterek, şunları söylemiştir:
“…Benim şahsımdan çok devletin varlığına yönetilmiş olduğu beliren kapalı politik düzenler karşısında tüm ulusun duyduğu, pek ağır başlı ve soylu bir formda gösterdiği pak hisler beni avutmaktadır.
Bu şovlar, inkılâp davamızın, bütün ulusça, canı üzere koruduğuna parlak ve güçlü bir evrak olmaktadır.
Bu prestijle istiklâl için milletin saadet ve refahı namına hissetmekte olduğum emniyet ve itimadı millet önünde beyan etmekle büyük bir onur ve sevinç duymaktayım.
Bu şovlar sırasında saygıdeğer ve soylu milletimiz tarafından şahsım hakkında lütfen belirtilen samimi ve kalbi candan muhabbetten doğan derin şükranlarımı alenen ifaya açıkça duyururum.”
Cumhurbaşkanı’na yurdun birçok yerinde suikast planlanmıştır. Bu gayretler, üretim zorluğu içinde ertelenirken, çok sevdiği İzmir’de planlanan suikast da gerçekleşmemiştir.
Bu görüşten hareket eden İstiklal Mahkemesi, bütün ‘Terakkiperver Cumhuriyet Partisi’ Milletvekillerini ve muhalefetteki bütün tesirli İttihatçıları tutuklama kararı vermiştir.
26 Haziran 1926 tarihinde, Ulusal Sinema Salonu’nda çalışmalarına başlayan İzmir İstiklâl Mahkemesi, sorgulamalarını hızla tamamlamıştır. Suikastçılardan Kara Kemal Beyefendi kaçmış ve sonra intihar etmiştir. Eski Ankara Valisi Abdülkadir Beyefendi de Avrupa’ya kaçarken yakalanmış ve tutuklanmıştır.
Ahmet Gürel
Atatürk Araştırmacısı