İzmir Büyükşehir Belediye Lideri Tunç Soyer ile kentte nisan ayından bu tarafa tesirli olan koku meselesini, depremzedelere yapılan yardımları ve yıkılan Buca Cezaevi’nin yerine yapılması planlanan AVM ile ilgili konuştuk. Seçimlerde aldığı oy oranının arttığını da anlatan Soyer, yaptığı hizmetlerin karşılığını anketlerde ve tek başına yürüdüğü sokaklarda gördüğünü anlattı.
* İzmir’de aylardır koku sorunu yaşanıyor. Süreksiz tahlil için gayret ettiniz. Kokunun asıl nedeni nedir? Ne vakit koku ortadan kalkacak?
İzmir Körfezi yüzyıllar boyunca bu kentin foseptiği üzere kullanılmış maalesef. Örneğin Güzelyalı’nın ismi “Kokaryalı” olarak bilinir. Bu ismi biz koymadık. İzmir’de koku sorunu yüzyıllar öncesine gidiyor. Sonra büyük kanal projesi ile birlikte kıymetli bir atak yapılmış, muvaffakiyet sağlanmış. Körfeze akan foseptik, kanalla toplanmış. İzmir’e girdiğimizde bizi karşılayan o koku, bu yolla bitmiş. Ama uzun yıllar boyunca arıtma tesisi maalesef bakım görmemiş. Arıtma kapasitesi aşağı düşmüş. Orta istasyonlar kurulup küçük arıtmalar yapılabilirmiş. Bunlar yapılmamış. Körfezin en sığ noktasına deşarj edilmiş, bu da yanlış. Çamur kurutma tesisi kurulduğu günden itibaren hiç çalışmamış. Kusurlar ve yanlış dizaynlar nedeniyle şu an 2.5 milyon metreküp çamur birikmiş. Arıtmanın çamurunu oraya bırakmışlar. Burası şu an koku kaynağı. Bütün bunlar nedeniyle koku sorunu giderek tırmanmış. Bu sene daha çok yükseldi. Sonra süratli bir tahlil ile kriz masası kurduk. Koku master planı hazırladık. Acil tahlil üretmek için kimi adımlar attık. Örneğin çamuru oraya dökmüyoruz, Manisa’da tesise döküyoruz. Çamur havuzlarının üstünü kireçle örttük. Çamuru toprağa dönüştürecek bir teknolojiyi uygulayarak çalışma başlattık. Yağmur suyu ile pis suyu ayrıştırdık. 400 kilometrelik çalışma bittiği vakit körfeze yağmur ve pis su ortak akışı olmayacak. Özetle hepsinin tahlili var. Nisan ve mayıs ayında 800 olan şikâyet sayısı artık 50-55 civarında. Acil tahlil projeleri ile koku meselesinde aralık kat ettik. Kalıcı tahlillerle iki sene içerisinde tamamlayacağız.
* 62 yıl hizmet veren Buca Cezaevi yıkıldı. Cezaevi toprağı üzerine AVM yapılması gündemde. Siz oraya ne yapılmasını önerirsiniz?
Israrla söylüyoruz. Buca çok sıkışmış bir coğrafya. Hayata geçireceğimiz Buca metrosu ilçe için tarihi bir tahlil olacak. Neredeyse bölgede yeşil alan yok üzere. İlçede bir yeşil alan bulursak onun üzerine gitmek lazım. Cezaevi bence rekreasyon alanı olsun istiyorlarsa millet bahçesi olsun. Bu kentin yeşile muhtaçlığı var. Onlar da bunu düşünüyorlarsa konut yapmasınlar, rekreasyon alanı yapsınlar.
* Hiç anket yaptırıyor musunuz?
Bana olan dayanağı sayıların yanı sıra sokağa indiğim vakit da görüyorum. Benim çabamı, samimiyetimi, bu kentin refahını adil paylaştırma eforumu görüyorlar. Sokağa indiğimiz vakit o sıcaklığı görüyorum. Sayılar bunu teyit ediyor. Günde altı saat uyuyorum. Bazen sokaklarda tek başıma yürüyorum. Onların bana olan yaklaşımı fevkalade. O sevgi hissini anlatmak imkânsız. “Bu işi yapmak için doğmuşum” diyecek kadar memnunum.
“KREDİ İMZALANMADI”
Depremzedeler için dünya bankasından 344 milyon dolarlık bir kredi fırsatı sağladınız. Kredi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzalamaması nedeniyle kullanılamadı. Neden imzalamadı sizce?
O bir felaket… Çok üzülüyorum. Çok yazık zira beş yıl ödemesiz 25 yıl vadeli, yüzde 1’in altında faizli Dünya Bankası kredisi için başvurduk. 250 milyon dolar talep ettik ve bize 344 milyon çıktı. Ve görüşmeleri dört ayda bitirdik. Etraf Şehircilik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Vilayetler Bankası ile bir arada müzakere yaptık. Sonunda bir tek cumhurbaşkanın onayı gerekiyordu. Bütün öykü bitti. İmza atılacak hale geldi. Cumhurbaşkanı ile görüştüm, “Bakarız” dedi. Yapmadı. Sonrası maliye bakanlığı uzmanları Dünya Bankası’na giderek diğer bir pakete dönüştürdüler. Cumhurbaşkanı onaylamış olsaydı 344 milyon doları almış çoktan inşaatlara başlamıştık. Depremzedeler için 6 bin konut yapılacaktı lakin olmadı.