CHP Küme Başkanvekili Özgür Özel, İzmir Büyükşehir Belediye Lideri Tunç Soyer’in kentin kurtuluş gününde yaptığı konuşmaya yönelik tenkitlere ait, “‘Vahdettin ve o günkü iktidar sahipleri ile siz Fatih Sultan Mehmet’i, Yasal Sultan Süleyman’ı, Orhan Gazi’yi, Sultan Alparslan’ı tıpkı kefeye koyarsanız asıl tarihe haksızlık yapan, ortak geçmişimize, bu tarihi kişiliklere haksızlık yapan sizlersiniz’ dedik, anlamadılar” dedi.
Atatürk’ün Nutuk yapıtına atıf yapan Özel, “Atatürk, Nutuk’un birinci sayfasında söylüyor. Meclis’in tutanaklarında var. Günlerce okudu. O iktidar sahiplerinin ne durumda olduğunu özetliyor. Bu tartışma bundan sonra bu türlü kapanmıştır. Atatürk, o tartışmayı bitirmiştir” diye konuştu.
Özel, yeni toplumsal konut projesini de “TOKİ, geçen sene 2 artı 1 daireye ‘293 bin TL’ diyormuş. Geçen sene 290 bin TL’ye verdiği 2 artı 1 daireyi bugün 608 bin TL’ye teklif ediyor, fevkalade kampanya. Gören de geçen yılki fiyatlardan yapacak sanır. Mümkün değil, zira inşaat maliyetleri uçtu” diyerek eleştirdi.
Özgür Özel, bugün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ait değerlendirmeler yaptı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un öğrencilere toplumsal konut almalarını tavsiye eden açıklamalarını anımsatan Özel, “Bakan diyor ki öğrenciler konut tutmak yerine mesken alacaklarmış. Bak sen. Bugün İstanbul’da, sokakta, devlet yurdu çıkmamış, özel yurda parası yetmeyen 3-5 kişi, ‘küçük bir daire bulur da 5’e böler, sanki barınır mıyız’ diyene diyor ki ‘Hiç aramayın, gelin mesken alın’. İki sene sonra teslim. Nasıl olacak da öğrenci konut alacak? Yatırım olarak mı alacak? Başını sokacak yer arıyor” diye konuştu.
Özel’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“KENDİLERİNE YAKIŞIR BİR HALDE KUTLADILAR”
- Hafta sonunda çok konuşulan, dün akşam Ömer Çelik’in basın toplantısı ile diğer bir faza giren bir tartışmaya açıklama getirerek başlamak gerekiyor. 9 Eylül, İzmir’in kurtuluşuydu. Düşman askerinin, Yunan ordusunun İzmir’den denize dökülüşü, Anadolu topraklarını terk edişi ve işgalin sona erişiydi. Bunu, İzmir Büyükşehir Belediye Lideri Tunç Soyer’in yapmış olduğu mükemmel tertiple dünya tarihine geçecek, rekorlar kitaplarına geçecek bir iştirakle şanlarına, gururlarına, kendilerine yakışır bir halde kutladılar.
“SELÇUKLU DA OSMANLI DA CUMHURİYET DE BİZİM”
- Orada da Büyükşehir Belediye Başkanı’mız, bu kutlamaların coşkusuna uygun ve tüm değerlendirmelerin dozunda olduğu ve emperyalist çizmelerinin İzmir’i kirlettiği andan İzmir’i terk ettikleri ana kadarki dostu-düşmanı ayıran bir kıymetlendirme konuşması yaptı. Tarihi, güzel bir konuşma yaptı. Bu konuşma üzerine birileri temel olarak oradaki kalabalığı, süper iştiraki, duyguyu paylaşamayan birileri, hazımsızlık gösterdiler. Karınları şişti, kimyaları bozuldu. Saldırmak için her zamanki üzere bir şeyler aradılar. Arayıp da buldukları cümle şuydu Tunç Soyer’in, ‘Yüz yıl evvelki iktidar sahipleri gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindeydiler’. Bu cümleyi aldılar ve sıkıntıyı Sultan Alparslan’a kadar götürenler oldu, 1071’e. ‘Ecdadımıza, Osmanlı’ya laf ediyor’ diyenler oldu. Çok net söyledik, ‘Selçuklu da bizim, Osmanlı da bizim, Cumhuriyet de bizim’ diye.
“PEKİ KİM İHANET İÇİNDE, KİM DEĞİL; KİM DEĞERLENDİRECEK”
- Ama ‘Vahdettin ve o günkü iktidar sahipleri ile siz Fatih Sultan Mehmet’i, Yasal Sultan Süleyman’ı, Orhan Gazi’yi, Sultan Alparslan’ı tıpkı kefeye koyarsanız asıl tarihe haksızlık yapan, ortak geçmişimize, bu tarihi kişiliklere haksızlık yapan sizlersiniz’ dedik, anlamadılar. ‘O kelamlar Tunç Soyer’e değil, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ait’ dedik, bunu da anlamamazlıktan gelenler oldu. O denli bir toplumsal karşılık buldu ki bu yaklaşım, dün akşam Ömer Çelik’in tarihi geri vitesine daima birlikte şahitlik ettik. Diyor ki ‘İhanet içinde olanlar hariç’. Pekala kim ihanet içinde, kim değil; kim kıymetlendirecek? Ömer Beyefendi, Fesli Meczup Kadir’den (Kadir Mısıroğlu) dinleyebilir. Evvelki Meclis Lideri İsmail Kahraman’dan… Fesli Meczup Kadir, ‘Hiç kurşun sıkılmadı, neredeyse Kurtuluş Savaşı olmadı, kentleri çatışma olmadan teslim aldık’ diyor. Kurtuluş Savaşı’nı hiçe sayarak Atatürk’ün varlığını ve ona olan minnettarlığımızı küçük görmeye çalışıyor.
“BİZ, ATATÜRK’Ü DİNLEDİK, ONDAN DUYDUK, ONDAN OKUDUK”
- Fesli Mecnun Kadir, ‘Keşke Yunan kazansaydı’ diyordu. Ne diyordu Fesli Mecnun Kadir; ‘Bir gün gelecek, Atatürk heykellerini sokaklarda köpek leşi üzere sürüklendiğini göreceğiz’. Artık Ömer Beyefendi, haini ve vatanseveri kime nazaran ayıracak? Bunlara nazaran mi ayıracak? Biz, Atatürk’ü dinledik, ondan duyduk, ondan okuduk. İşte elimizde Nutuk. Kendisi okudu bunu Meclis’te, baştan sona günlerce. Ve şöyle söylüyor, ne demişti Tunç Soyer, ‘Yüz yıl evvelki iktidar sahipleri gaflet, dalalet ve ihanet içindeydiler’. Atatürk, Nutuk’un en başında, ‘Samsun’a çıktığım gün genel durum ve görünüşte’ iki tane sahipliğinden bahsediyor. Kim olacak; biri padişah, birisi de Damat Ferit hükümeti. Biri hükümetin başı, biri de Vahdettin. Diyor ki ‘Padişah ve halife olan Vahdettin, soysuzlaşmış, kendini ve yalnızca tahtını koruyabilmeyi hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükümet güçsüz, haysiyetsiz ve korkak. Padişahın iradesine boyun eğlemekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri rastgele bir duruma razılar.’ Tartışma bitmiştir. Ömer Beyefendi, kitabı ortasından değil, başından okuyalım.
“ATATÜRK, O TARTIŞMAYI BİTİRMİŞTİR”
“20 YILDIR KİM İKTİDARDA DA BU ÜLKEDEKİ ON MİLYONLAR TOPLUMSAL KONUTA MUHTAÇ HALDELER”
- Bugün manşette bütün gazeteler, ‘Cumhuriyet tarihinin en büyük toplumsal konut projesi açıklanacak’ diye söylediler. Dün açıklandı. Birincisi şu; 20 yıldır iktidar kim ya? Kim iktidarda da bu ülkedeki milyonlar, on milyonlar toplumsal konuta muhtaç haldeler? Biz, iktidar olduğumuzda konutu olmayan, fakir olan, konut alma ümidi olmayan herkesin toplumsal konut sahibi yapılacağını yıllardır söyledik. Toplumsal demokrat partiyiz. Siz, 20 yıldır iktidardanız ve geldiğiniz noktada o denli minimum ücretliler, altındakiler, sokakta yatanlar değil, sizin devrinizde artık meskeni olmayan herkes mesken alamayacak durumda. Arabası olmayan hiç kimsenin otomobil alma ihtimali kalmamış. O denli bir noktaya geldi ki orta direk vardı, onu çökerttiniz.
“İKİ SENE SONRA TESLİM. NASIL OLACAK DA ÖĞRENCİ KONUT ALACAK”
- Utanmadan, sıkılmadan çıkıyorsunuz, günlerdir diyorsunuz ki öğrenciler mesken tutmak yerine konut alacaklarmış. Bak sen. Bugün İstanbul’da, sokakta, devlet yurdu çıkmamış, özel yurda parası yetmeyen 3-5 kişi, ‘küçük bir daire bulur da 5’e böler, sanki barınır mıyız’ diyene diyor ki ‘Hiç aramayın, gelin konut alın’. İki sene sonra teslim. Nasıl olacak da öğrenci konut alacak? Yatırım olarak mı alacak? Başını sokacak yer arıyor. Birincisi; buradan çuvalladınız. İkincisi; 2 bin 280 TL, 2 artı 1 daire. Bu öğrencinin babası minimum fiyatla hem geçinecek hem barınacak hem bir de çocuk okutacak. Sen diyorsun ki ‘Ver 2 bin 280’i’. E kiraya ne versin? 3 bin TL kiraya ver, e gitti zati minimum fiyat. Elektriği, suyu, doğal gazı, kömür parasını kim ödeyecek? Boğazdan nasıl ekmek geçecek? Kiradaki adama, ‘kira parasını buraya ver’ diyorsun da iki yıl boyunca kirasını kim versin? Bu türlü bütünleşik, sorunu çözen bir teklifte bulunun kardeşim.
“TEK ADAM REJİMİ BAŞLAMADAN EVVEL 1 TL OLAN KONUTLAR 5 TL OLMUŞ
- TOKİ, geçen sene 2 artı 1 daireye ‘293 bin TL’ diyormuş. Geçen sene 290 bin TL’ye verdiği 2 artı 1 daireyi bugün 608 bin TL’ye teklif ediyor, harikulade kampanya. Gören de geçen yılki fiyatlardan yapacak sanır. Mümkün değil, zira inşaat maliyetleri uçtu. 2 artı 1’de iki katın üzerine çıkarmışlar. 3 artı 1’de neredeyse iki kat fiyat çekiyorlar. Pekala bu bu türlü mi gerçekten? Son sene, konut fiyat endeksi, elbette TÜFE için TÜİK tarafından düzenlenmiş, bir sene içerisindeki artış yüzde 160. Bu, İzmir ve Ankara için çok daha yüksek. Bir yılda konut fiyatları bu halde. Burada ne yazıyor? Yazmıyor lakin ‘Made in RTE’. ‘Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılmıştır.’ Diyor ya büyük ekonomistim, ‘Faiz sonuç değil sebeptir’. Aha da düşürünce her şey düştü bak. Pekala son bir yıla bakmayın kardeşim. Son bir yılda bir şeyler oldu. Tayyip Erdoğan’ın vazife müddetinden çabucak öncesine bakalım. Birebir endeks, 2017’deki konut fiyatı 100 kabul edilirse şu anda 470. Tek adam rejimi başlamadan evvel 1 TL olan meskenler, 5 TL olmuş. O vakit 1 milyon TL’lik konuta emekli ikramiyesi ile taksit ile kavuşmak mümkündü. Artık 5 milyona kim kavuşuyor? Kimde var 5 milyon? Bu türlü bir yere geldi, Recep Tayyip Erdoğan, isminin bir ehemmiyeti yok, tek adam rejimi tarafından Türkiye’deki konut fiyat endeksi. Durmadı, durmaz. Bu iktidar değişmeden bu artışlar durmaz.
“TOKİ’YE 54 BİN KİŞİ DAVA AÇMIŞ”
- Kim yapacak bu konutları? TOKİ. Ben, bir milletvekili olarak kıymetlendirme yapacaksam Sayıştay raporlarına bakarım. Zira Meclis ismine TOKİ’yi Sayıştay denetliyor. Diyor ki Sayıştay… ‘İki yıl sonra vereceğim’ diyor ya dediği tarihte konutları teslim etmeyen TOKİ. ‘Özgür Özel, yapma vatan hainliği ya, Toplu Konut Yönetimi ulusal bir kuruluştur, onu yıpratma suretiyle hükümetimizi yıpratıyorsun, sen darbecisin’ diyebilirler. Bakın, Sayıştay ne yazmış; ‘İdarenin muhatap olduğu dava sayısında bilhassa satılan konutların geç teslim edilmesi nedeniyle açılan tazminat davalarından kaynaklı büyük bir artış olmuştur. 2010 yılında 5 bin dava açılmışken 2018’de 54 bin 410 dava açılmıştır’. Nasıl? Tarihin en büyük konut seferberliğine kalkışanların verdiği sayıları dün duydunuz. 2018 yılında TOKİ’ye, ‘Bana konut ver, ben parayı sistemli ödüyorum, meskenimi vermiyorsun’ diyen 54 bin kişi mevcut.
“BUNLARDAN ALDIKLARI PARA İLE EKONOMİYİ DÖNDÜRDÜKLERİNİ İTİRAF EDİYOR”
- Recep Tayyip Erdoğan, bir itiraf yapıyor. ‘Bir döviz külfeti yaşıyoruz, dostlardan borç alarak düşünceyi aşmaya çalışıyoruz.’ Türkiye’nin dostu; Almanya, Fransa, Amerika hatta Rusya, Çin, İran değil. Dostlar dediği Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan. Ve bunlardan aldıkları para ile ekonomiyi döndürdüklerini itiraf ediyor. Bunlar, bizi çok sevdiklerinden mi bize para veriyorlar? Birleşik Arap Emirlikleri, artık bahar yaşıyoruz, düne kadar gırtlak gırtlağaydık. Neydi onlar; ‘15 Temmuz’un finansörü, şerefsizler’. Ben demedim, Yeni Şafak yazdı. 7 gazete bunlara ‘şerefsiz’ diyordu.
- Bir anda barıştık. Niçin barıştık? Bir; Sedat Peker görüntü çekmesin diye. Haydi bu kabahat işleri bakanımızı ilgilendiren kısım. İkincisi; para lazım. Darbenin finansörü ile el sıkışma, evladına sarılmadığı üzere sarılma. Hakikat mu, gerçek. İki; Suudi Arabistan… ‘Eğer Kaşıkçı evrakını verirsek biz çocuklarımıza nasıl hesap veririz’ diyordu, vallahi belgeyi ikram paketiyle yolladı. Hakikat mu, yanlışsız. Belgeyi kapatıp yolladılar, karşılığında dolarları aldılar. Dostlarımız dediği bu. Bir de Katar var. Hanginizin umurunda İstanbul’a Boğaz? Kimin umurunda? Kimsenin umurunda değil, Katarlılardan gayrı. Kanal İstanbul’u yapıyor, evvelce tüyoyu verdi, etrafındaki emlakı Katarlılara sattı. Karşılığında Katar’dan para geliyor. Var mı öbür dostumuz?
“DÜNYANIN BÜTÜN MEŞHUR İKTİSATÇILARI BOĞAZİÇİ’NDEKİ OPERASYONU KINIYORLAR”
- Saray rejimi ve AK Parti idaresi, en son Prof. Dr. Ünal Zenginobuz’u 3 ay müddetle üniversiteden ulaştırdı. Bu bir gazete ilanı. Bunu kınıyorlar. ‘Bir an evvel bu kusurdan dönülsün’ diyorlar. Nobel ödüllü iktisatçılar; Harvard, Duke üniversitelerinden de çok sayıda profesör, ‘Yapmayın kardeşim, bu kadar kıymetli bir iktisat profesörünü, iktisatçıyı öğrencilerinden yoksun etmeyin’ diyor. Bu ayıp da Türkiye’ye kâfi. Bu ilan, 2022 yılında Türkiye’deki bir gazetede verildi. Dünyanın bütün meşhur iktisatçıları, Boğaziçi’ndeki operasyonu kınıyorlar. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Daha bunun üstüne söyleyecek bir kelam bulamıyoruz.
“BU 530 ÖĞRENCİNİN DURUMUNU TAKİP EDECEĞİZ, ONLARIN GAYRETİNE DAYANAK VERECEĞİZ”
- Öğrencilerin bir sorunu var. Ön yerleştirme yapıldı. Boğaziçili kız öğrenciler başvurdular. 530 kişilik kız yurduna tam yerleşecekler, ileti çekmişler. Diyor ‘Sizi Anadolu Hisarı’nda bulunan ve Acıbadem’deki KYK yurtlarına kaydırıyoruz, burayı erkek yurdu yaptık’. 530 Boğaziçili kız öğrenci, KYK yurtlarına gidecekmiş. Bundan kayyum rektörün, bildirisi çekenin haberi var. Artık öğrencilerin de haberi var. Lakin KYK’nın haberi yok. Zira oralara öteki öğrenciler yerleştirildi. Bu 530 öğrencinin durumunu takip edeceğiz. Onların gayretine takviye vereceğiz.
“DİYANET İŞLERİ LİDERİ DEMİŞ Kİ ‘BİZ SİZİ FAİZDEN KURTARIYORUZ’”
- Diyanet’te örgütlü sendikalar var. Bu sendikalar, bizim promosyon konusunda Diyanet çalışanına verdiğimiz dayanağı hem teşekkür ediyorlar hem bizi bilgilendiriyorlar. Şöyle özetleyelim; 8 bin TL millet promosyon alıyor, Diyanet çalışanına promosyon ödenmiyor. Neden ödenmiyor? ‘Efendim, siz bankadan maaş alamazsınız, onlar faiz alıyorlar, haramdır, Diyanet çalışanına yakışmaz, siz faizsiz finans heyetlerine gideceksiniz.’ Diyorlar ki ‘Fetva makamı siz değilsiniz, bu bahiste bir fetva makamı var Diyanet’te, onlar da sorun yok demişken niçin bu türlü yapıyorsunuz’. Diyanet İşleri Lideri demiş ki ‘Biz sizi faizden kurtarıyoruz’. Ya senin işin gücün yok, gariban müezzin ile kıt bütçeyle çocuk okutmaya çalışan imamla, vaiz ile ne uğraşıyorsun. Milletvekilleri, onlar bankalardan maaş alsın. Saray, alsın, bütün kurumlar alsın, Diyanet’e gelince ‘siz faizsiz finans’. İhale açmışlar, 6 kuruluştan 2’si gelmiş, bunlar da 80 TL vermiş.
“NEBATİ’YE BAKARSANIZ, AKŞAM KONUTUN YOLUNU BULAMAZSANIZ”
- Sayın Nebati’ye (Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati) bakarsanız, akşam meskenin yolunu bulamazsanız. Sayın Nebati’ye nazaran bu sene nisanda düşüş başlıyordu. Sonra ağustosa aldılar. Artık 2023’e aldılar. Geçtiğimiz günlerde Sayın Nebati şunu söylüyordu; ‘Borsa iki aydır rekorlar kırıyor. Borsamıza güvenenler kazandı’. İki gündür borsa tabanın tabanında, Nebati konuştu konuşalı. Alışılmış Nebati’nin şu tabirlerini unutmayalım; dolar önlemlerle 11,5 TL’ye düştüğünde, ‘Global ölçekteki yatırımcılar, kurumsallar bilir bunu, aldanmaz, olan tekrar gariban yatırımcıya oldu’ demişti. Bugün, geçen hafta Bakan’a inanıp borsaya giren küçük yatırımcılar bugün eziliyorlar. Nebati, ‘Türk lirası daha bedelsiz hale gelmez, en bedelsiz noktası’ dediğinde 16 TL idi dolar. O, git gide 13 TL olacağını sanıyordu. Bugün 18,5 TL. Cumhurbaşkanı altına imza atmış, ‘2023’te ortalama 21,5 TL’ diyor. Bunlar, Bakan Nebati ve Recep Tayyip Erdoğan, bir dediği bir dediğini tutmayan, öngörüsü olmayan, kendilerine inananları felakete sürükleyip, kendilerine inanmayıp aksi konumda olanları güçlü eden bir idare anlayışına sahipler.
“SÜLEYMAN SOYLU’NUN BULUNDUĞU DÜZEYDEN DAHA KÜÇÜK BİR DÜZEY YOK”
- Halk TV’ye üst sondan ceza verilmiş. 3 başka ceza verilmiş. Bu cezalardan bir tanesi Süleyman Soylu’yu küçük düşürmektenmiş. Süleyman Soylu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni mafyatik bağları ile misyonunu yaparken kullandığı lisanla, Anayasa’da yazan hak ve özgürlüklerin kullanılmasına mani olmakla, küfre ve hakarete varan lisan ve sıcak siyasetin içinde, siyasetin de kaldırmayacağı bir üslup ile konuşmakla aslında bütün dünyaya rezil ediyor, itibarsızlaştırıyor. Süleyman Soylu’yu itibarsızlaştırmak, küçük düşürmek diye bir şey olmaz. Süleyman Soylu’nun bulunduğu düzeyden daha küçük bir düzey yok zati. Bunu hiçbir haber kanalı başaramaz. Soylu’nun mevcut düzeyin altında bir düzey yok. O yüzden bu türlü bir cezanın asıldan iptal edilmesi lazım.