Yapay zeka takviyeli teknoloji, ellerinize sıktığınız bir spreyle klavye olmadan bilgisayarlarda bir şeyler yazmanızı sağlıyor.
ABD’nin Kaliforniya eyaletindeki Stanford Üniversitesi’nde bulunan araştırmacılar, gelecekte klavye muhtaçlığını tümüyle ortadan kaldırabilecek bir teknoloji geliştirdi. Yeni teknoloji, Nature Electronics üzerinden yayınlanan bir araştırmada gösterildi.
Geliştirilen sistem, rastgele bir klavyeye muhtaçlık duymadan bilgisayarlarda yazı yazmaya imkan tanıyor. Bunu da cildinize sıktığınız bir spreyle birlikte yapıyor. Evet, yanlış duymadınız. Bu spreyi tıpkı güneş kremi sürer üzere ellerinize sıkıyorsunuz ve klavye gereksiniminiz ortadan kalkıyor.
SPREY YAPAY ZEKADAN TAKVİYE ALIYOR
Webtekno’nun haberine nazaran bir ‘akıllı cilt’ olarak da nitelendirilen teknolojinin ayrıntıları da paylaşıldı. Uzmanlar, spreyi biyouyumlu bir materyalden yaptı. Sistem, makine tahsili yardımıyla klavyede hangi kısma bastığınızı belirleyebiliyor ve hareketlerinizi izliyor ve böylelikle fizikî klavye muhtaçlığı ortadan kalkıyor.
Bu biyouyumlu cildin, eldiven yahut öteki emsal teknolojilerden ince olmasından ötürü daha az rahatsız edici olduğunu ve daha kolay bir kullanım sunduğunu söylemek mümkün. Araştırmacılar, spreyin ciltle birlikte bükülebilen ve hareket edebilen bir gereçten yapıldığını belirtiyor. Bu gereç, hareketleri algılayan ve onları yapay zekaya gönderen sensörlere sahip. Yani; ellerinizle görünmez, sanal bir klavyeye bir şeyler yazıyorsunuz, sonrasında ise sistem ne yazdığınızı varsayım ediyor.
Bunlara ek olarak bilim insanları, teknolojinin sadece klavyeler ile hudutlu olmadığını, ayrıyeten akıllı telefonlardaki uygulamalar için de kullanılabileceğini söylüyor. Hatta sanal gerçeklik için kullanılabileceğini bile belirtiyorlar. Bu türlü bir şey olursa yeni teknoloji, VR’da sahiden bir şeyler hissetmenizi sağlamayacak; lakin şu an kullanılan eldivenlerden çok daha rahat bir kullanım sunma potansiyeline sahip.
Sprey, her ne kadar etkileyici olsa da büyük eksiklerle birlikte geliyor. Görüntüde da görüldüğü üzere yapay zeka, bazen yapılanları hakikat bir formda anlayamayabiliyor ve kıymetli yanılgılar ortaya çıkıyor. Bu da şimdilik teknolojinin klâsik klavyelerin yerini alma ihtimalinin epey düşük olduğunu gösteriyor.
Yine de bu biçim bir gelişmenin, gelecek yıllarda aygıtlar ile olan etkileşimimizin nasıl değişebileceği konusunda bizlere bir fikir verdiğini söylememiz yanlış olmaz. Ayrıyeten, şayet yanlışlar ortadan kaldırılırsa, artırılmış gerçeklik konusunda da çığır açıcı ilerlemeler yaşanabileceği öngörülebilir.