İsmailağa kontaklı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in, kızı H.K.G’yi 6 yaşında evlendirdiği ve cinsel istismara uğramasına sessiz kaldığının ortaya çıkmasıyla tarikat ve cemaatler konusu tekrar gündeme geldi.
Konuya ait “AKP karanlığı ülkeyi boğuyor” manşetli haberimiz üzerine AKP gazetemize, “partinin kişilik ve saygınlığına taarruzda bulunduğu” gerekçesiyle 100 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Ayrıyeten gazetemize tarikatlarla ve tazminat davasına ait yaptığı haberlere tehdit ve küfür içeren yorum yapılarak saldırıldı.
Cumhuriyet’in gericiler tarafından gaye alınmasına avukat Celal Ülgen de reaksiyon gösterdi.
“SİNDİRME ÇABASI”
Ülgen, “Gazeteciler ve gazeteler beşerler için özgürlüğün pencereleridir. Siyasi iktidar ya da cumhurbaşkanının gazetelere karşı ve bilhassa Cumhuriyet gazetesine karşı tazminat davasını yadırgamamak ve demokrasi dışı bir davranış saymamak olanaksız hale geliyor. Ne yapmış Cumhuriyet gazetesi, palavra mı söylemiş, fakir halkı mı sömürmüş, dini siyasete alet mi etmiş? Ne yapmış?” dedi. Ülgen kelamlarını şu sözlerle noktaladı: “Anayasamızın 25. unsurunda ‘Herkes, niyet ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne gayeyle olursa olsun kimse niyet ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Niyet ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz’ kararları yer almıştır. Cumhuriyet gazetesine karşı sindirme ve susturma hareketi sayılabilecek tazminat davası açılması iktidarın hazımsızlığından kaynaklanmaktadır. Bir taraftan trollerin bezdirme ve korkutma çalışmasıdır. Cumhuriyet bunlara pabuç bırakmaz. Korkmaz, yılmaz.”
“SAVCILAR SEYİRCİ”
Eski İstanbul Barosu Lideri Turgut Kazan, “Türkiye’de artık Cumhuriyet Savcılığı kalmadığı için bu durumlarda seyirci olarak kalıyor. Yapılanlar demokrasi ve hukukla uyuşmaz. Şu anki savcıları Cumhuriyet Savcısı olarak görmüyorum. Savcı olmayınca olayın nasıl bâtın kapaklı kaldığı da bunu gösteriyor. Kemik incelemesi nasıl bir rezillik olduğu ve onun bile soruşturma konusu olmadığı bir Türkiye’de yaşıyoruz” dedi.