Danıştay, İzmir’de 30 Ekim 2020’de meydana gelen ve 117 kişini hayatını kaybettiği sarsıntı sonrası depremzedeler için TOKİ tarafından Bayraklı’da yapılan konut alanının SİT statüsünün kaldırılmasına “Dur” dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın SİT statüsünde değişikliğe gittiği 375 hektarlık alanın 1995 yılında 58 can kaybının yaşandığı Laka Deresi Havzası’nda kaldığı TMMOB (Türkiye Mimar Mühendisler Odaları Birliği) raporu ile ortaya çıkmıştı.
Söz konusu Sit statü değişikliklerinin rastgele bir bilimsel rapor alınmadan yapıldığı belirten avukat Senih Özay alanın orman ve sit dışına çıkarılması kararına karşı Danıştay 8. Dairesine dava açıp “yürütmeyi durdurma” kararı istemişti. Danıştay 8. Dairesi isteği reddetti. Danıştay İdari Dava Daireleri Heyeti ise ‘ret’ kararını iptal etti.
AV. ÖZAY: YERLEŞİME UYGUN DEĞİL
Avukat Özay, Danıştay 8. Dairesi’nin, Danıştay Dava Daireleri Kurulu’nun kararına uyarak “yürütmeyi durdurma” kararı vermesi gerektiğini tabir ederek, “Yerleşime uygun olmayan bir alanda yerleşik olan ve sarsıntıda çok büyük kayıplar yaşayan depremzedeler, bir başka yerleşime uygun olmayan dere havzasına yerleştirilmek istenmektedir. Yani denmektedir ki bir de burayı deneyelim tutmazsa öteki yere bakarız. Ve üstelik bu alanın 375 hektarlık kısmı, T.C Cumhurbaşkanı kararı ile 6831 sayılı yasanın Ek.16 hususuna nazaran orman dışına çıkarılarak depremzedelere kalıcı konut yapılmak üzere Toplu Konut Yönetimine (TOKİ) devredilecektir. Hali hazırda orman alanı ve dere havzası olan, yerleşim kurulmasına uygunluk sağlamayan bir alan için yapılan eforlara bakınız. Tabiatın katli yetmiyor üzerine bir de insanlara yeni acıların anahtarını sunuluyor” dedi.
“DEPREMZEDELER İÇİN SAĞLAM YERDE SAĞLAM KONUTLAR YAPILSIN”
“Depremzedelere konut yap, en güzelini yap, en sağlamını yap, ancak diğer yere yap” diyen Özay, “Sağlam tabana yap, orman alanı olmayan hali hazırda yerleşime açık diğer toprağa yap. Neden yeni felaketlere taban hazırlayasın?İşte biz de durduk, düşündük, Danıştaya dava açmalıyız dedik. Bu bahiste en uzman Türkiyenin yiğit, yeterli Profesörü Doğan Kantarcı hocamıza başvurduk. Bize raporunu yazdı. Bakarmısınız yörenin durumuna, orman kavramına, yeşil jenerasyon kavramına, sel kavramına, yüksek yağışlar durumuna, Dere , Dereler ıslahları kavramına, iklim kavramına, erozyon kavramına, eski mera kavramına, Alüviyel tortullara, sellere, yamanlar seline, 58 mevte, yeşil jenerasyon kapsamına alınma ve buna karşın kent hastanesi imaline incelenmiş ve orman alnından çıkarılan bölgeyi merkez olarak saptamıştır. ve ‘urası yahu burada yaşayanların sigortasıdır’ demiştir. Biz de İzmirli hemşehri yıurttaş gurubu olarak bu raporu sunarak ek üzere Danıştay’a davayı açmışızdır” sözlerini kullandı.
TMMOB: BÜYÜK ACILAR YAŞANMIŞTI
TMMOB İzmir Vilayet Uyum Şurası raporunda alanla ilgili şu sözler dikkat çekti: “Tapuda orman olarak kayıtlı Bayraklı İlçesi 2261 ada 59 parselin yaklaşık 360,00 hektarı ve 14,18 hektarlık 37908 ada 2 parselin tamamının meskenlerini kaybeden vatandaşlarımız için kalıcı konut yapılmak üzere orman dışına çıkarılması için çalışma yapıldığı tespit edilmiştir. Kelam konusu alan; Yamanlar dağından başlayan ve yaklaşık 1.750,00 hektarlık su toplama havzasına sahip Laka Deresi Havzası içinde kalmaktadır. İzmir’de 1995 yılında meydana gelen sel felaketi sonucu yitirdiğimiz 65 vatandaşımızın 58’i Laka Deresi Havzası’ndan gelen sellere kapılarak hayatını kaybetmiştir. Sel felaketinden çabucak sonra devrin orman yönetimi yetkililerince yerinde yapılan inceleme sonucunda büyük felaketin yaşandığı Laka Deresi Havzası’nda yüzeysel akışın bertaraf edilmesi için çabucak çalışmalara başlanmasına karar verilmiş ve erozyon denetimi yapılması planlanan toplam 1.326,53 hektarlık hazine toprağı Orman Genel Müdürlüğü’ne tahsis edilerek orman rejimi içine alınmıştır. Çalışmalar İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin katkısıyla devrin Ağaçlandırma ve Erozyon Denetimi Genel Müdürlüğü’nce yürütülmüştür. Yapılan binlerce km. teras, yüzlerce m3 kuru duvar eşik, harçlı duvar ve tersip bendi üzere erozyon denetimi düzenlemeleriyle, dikilen yüz binlerce fidan sayesinde yüzeysel akış denetim altına alınmış ve muhtemel sel felaketlerinin önüne geçilmiştir. Lakin akla ve bilime nazaran yapılmış başarılı uygulama alanında ortadan geçen vakitle felaket unutularak sahanın yaklaşık 74,00 hektarlık kısmı 2010 yılında kent hastanesi yapılmak üzere sıhhat bakanlığına tahsisi edilmiş ve inşaatı hala devam etmektedir. Bu sefer da belirtilen alanın geriye kalan (3.753,604 m2) 375,00 hektarlık kısmı, 6831 sayılı yasanın Ek.16 unsuruna nazaran orman dışına çıkarılarak depremzedelere kalıcı konut yapılmak üzere Toplu Konut Yönetimine (TOKİ) bölümü yapılacaktır.”