Son Dakika… Ekrem İmamoğlu: Engellenen birçok projenin İstanbul’a geri döneceğini biliyoruz

İBB Lideri Ekrem İmamoğlu, Habertürk’te yayınlanan ‘Olaylar ve Görüşler’ programında, Serap Belet ve Kürşad Oğuz’un sorularını yanıtlıyor. Gündeme ait değerlendirmelerde bulunan İmamoğlu, ‘150 Günde 150 Proje’ kapsamında Tuzla’da açılan İleri Biyolojik Arıtma Tesisi açılışında AKP’li Tuzla Büyükşehir Belediye Lideri ile yaşanan gerginliği hatırlattı.

“Benim projem lafımı, bırakın İBB Başkanlığında, Beylikdüzü başkanlığım devrinde çıkmadı. Ben iş insanıyım. Babam da ortak, orada bile ‘benim projem’ demedim. Bu ülkenin parasını, bütçesini yöneteceksiniz, ne benim projem ne partimin projesi derim. Milletimizin projesi” tabirlerini kullanan İmamoğlu, projenin AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın projesi olduğunu söyleyen AKP’li Tuzla Büyükşehir Belediye Lideri Şadi Yazıcı’nın kelamlarına reaksiyon gösterdi.

İBB Lideri ayrıyeten, “Ekrem İmamoğlu’nun 3,5 yılına 25 yılı muadil tutuyorlar. Yapamadıkları, durdukları, 10 metro çizgisinde gürül gürül çalışan idaresi kıskanıyorlar, yetinmiyorlar kendi 25 yılı ile yarıştırıyorlar” dedi.

İYİ Parti Genel Lideri Meral Akşener’in ‘İmamoğlu’ndayız’ paylaşımına ait de konuşan İmamoğlu, “Meral Hanım’ın bildirisi çok şıktı, jest olarak gördüm. İmamoğlu ilçesinde, daha ne desin? Ne kadar memnunluk verici. Yarın genel liderimiz da gitse o da tıpkı espriyi yapabilir, İmamoğlu’ndayız diyebilir” tabirlerine yer verdi.

İmamoğlu, “İstanbul’da konutunu boş tutanlardan daha fazla vergi alacağız. Bu türlü bir kentte konutunuzu boş tutamazsınız” tabirlerini de kullandı.

İmamoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“‘YARIN SİZİN ARANIZDAYIM, HER GÜN GELECEĞİM’ DEDİM”

• Her şeyden evvel başımız sağ olsun, ne yazık ki vatandaşlarımızı kaybettik. Periyot dönem terör atakları ülkemizde canımızı çok yaktı. Bu akınlarda yalnızca vatandaşlarımızı kaybetmedik, bazen ülkelerimizi ziyaret eden beşerler da ömürlerini kaybetti. Terörün ülkesi, kenti yok. Dünyanın teröre karşı tek beden davranması ona karşı en üst perdeden karşı duyması vazgeçilmez prensip olmalı. Küçücük kızımızdan, evli genç çiftimize, anne-genç kızdan vatandaşlarımızı kaybetmenin hüznünü yaşıyoruz.
• İki vatandaşımızın cenazesine katıldım. Acılı anne babayı gördüm, çok acı bir şey. Elbette emniyet ünitelerimiz bütün herkes oradaydı. İtfaiye ünitelerimiz, zabıtamız etraftaydı. Çabucak alana geçtim. Bu bahsin açıklanacağı mercii natürel ki Emniyet. Bu tıp olaylarda bilgi kirliliği toplumu etkileyebiliyor. Beşerler bir anda ‘yarın, öbür gün ne olacak’ korkusunu yaşıyor. Turizm açısından çok canlı yılı yaşıyoruz. İki yıl pandemi yaşadık, beşerler kepenk açamadı. PYD’si, PKK’sı hepsini kınıyoruz. Bunu kim yaptıysa Allah onların hepsini ülkemizden uzak tutsun, hiçbir ülkeye girmesin lakin hayat devam ediyor. ‘Yarın sizin aranızdayım’ dedim ‘Her gün geleceğim’ dedim.

“YARALARIMIZI SARIYORUZ, DAHA ÇOK GELECEĞİZ”

• Bu cins atak ortamlarında terör istismarı en çok hudut olduğum şey. Tümüne şiddetçe karşı duruşumu söz etmek isterim. New York Times’te çıkan haber can sıkıcıydı. Bunu turizmle bağdaştırmak, İstanbul’un bundan etkileneceği imasında bulunmak, bu bir gazetecilik olabilir ancak bana verdiği bildiri hoşuma gitmedi. Onlarca değerli kentin belediye liderleri dayanak bildirileri geldi. Birçok komşularımızın kentleri, Avrupa’nın birçok değerli kentinin olması değerliydi. Her gidişimde beşerler teşekkür ediyor. ‘Yaralarımızı sarıyoruz, daha çok geleceğiz’ dedim. Turizm yatırımcılarımızla buluşacağız, ne yapmalıyız, hangi ülkede negatif his var, oraya bildiri göndermek üzere bütün teşebbüslerin içerisinde olacağız.

“CEVAP VERMEYECEĞİM”

• Ben güvenlik konusunda, saksılar sıkıntısı, birtakım diyaloglar, işbirliği, ortak çalışma kültürü, bu mevzularda birarada olabilme problemiyle ilgili yaşadığım badireler, bunların hepsini bir müddet erteledim. Konuşmayacağım, lakin vakti gelince bunlara temas edeceğim. Kriz anların partisi, makamı, A’sı, B’si yok. Bir kenti yok, ülkesi yok. Teröre karşı direnç göstermezsek bu işi çözemeyiz. Bu türlü bakmazsak Allah bizi korusun. Ben bu bahisleri erteledim. Yanıt vermeyeceğim, vakti gelince konuşacağım. Valilik bu hususta karar verdi, kelamlı bildiri etti, kaldırılmasını istedi, biz de uyguladık. Ağaçları muhafaza altına aldık. Kent aksesuarları bütünüyle çok çalışılan, içeriği güçlü dizaynlar.

“KİTLELERLE BİRÇOK MEVZUYU ÇÖZECEĞİZ. BU İKTİDAR DEĞİŞİYLE MÜMKÜN”

• Çok ihtimamlı bir çalışma yürüttük burada. 400 bine yakın insanın iştirakçi olduğu, incelediği bir periyodu yaşattı bize. Hoş bir müsabaka projesi çıktı. Süreç tamamlandı. Kazanan mimarlık takımıyla oranın uygulama projesi safhalarına hakikat yol aldık. Belirli kademeye getirdikten sonra uygun formuyla, aşikâr alanlar Tabiat Şurası bazen Müdafaa Şurası’na sevk ediliyor. Şuralarda makul tartışma süreçleri vardır. Taksim’in bu tartışmalar içinde yoğunlukla izlenmesini doğal karşılıyoruz. Taksim Meydanı tasarımı İstiklal Caddesi girişinden Seyahat Parkı’nın etrafından dolaşarak AKM’yi içine alacak formda ihtimamlı bir tasarım kapsamı işletildi. Bu bize çok hoş sonuçlar verdi. Nostaljik tramvayımızı Seyahat Parkı etrafından dolaşarak, AKM’nin önünde de durağı olan, tekrar Atatürk Anıtı’nın yanından İstiklal’e bağlanan, yeşil odaklı, ihtimamlı alanları olan bir biçime dönüştü.
• Bir karar verildi, çok adapsız. Birtakım vakıf malları ile işletilen. Hukukî derinlikte araştırmalarımız net. Burayla ilgili uzman raporu düzenlendi. ‘Burası Vakıfların’ diye bir karar bildirim edildi bize. Eksper süreci makul gidiyor. Ülkemizin yalnızca bu konusu değil. Kitlelerle birçok mevzuyu çözeceğiz. Bu iktidar değişiyle mümkün. Taksi sıkıntısını nasıl engelledikleri ortada. Heyetleri değiştirerek.. Taksim problemi de birebir bahis. Allah’tan Seyahat Parkı’nı rehabilite ettik. Hastalıkla yok olmuş çınar ağaçları vardı. Çok nitelikli bir revizyon yaşattık. Tam o sırada AKM bitti. Kültür Turizm Bakanı ile konuştuk. Âlâ niyetle şöyle söyledi, ‘Sayın Lider size ilişkin olan kısımla başlayalım’ dedi. The Marmara Oteli ile merdivenlerin olduğu yere kadar bize ilişkin olan kısım. Aslında kadük alanda projeye başlamak. O bakımdan bu süreçte bu haliyle oraya girmeyi gerçek bulmadık. Yargı kararını, Türkiye’nin değişimini bekliyoruz. Engellenen birçok projenin, elimizden alınan gayrimenkullerin tekrar İstanbul’a geri döneceğini biliyoruz.

“10 METRO SINIRINDA GÜRÜL GÜRÜL ÇALIŞAN İDARESİ KISKANIYORLAR”

• Maltepe Yurdu kiralık bir yurt. Oraya önemli para harcadık, yeniledik, revize ettik. Bizim sıfırdan alıp kiraladığımız yurdu eleştireceğinize yıllarca sıfır sayısına niye sahip oldu İBB diye düşünmelidirler. İBB’nin sıfır adet yatağı vardı. Yurt yapmıştı lakin 49 yıllığına X vakfına vermiş. İBB 49 yıllığına verdiği yurdu bunun yarısını yoksul öğrencilere vereceksiniz deseydi, öpüp başıma koyacağım. Biz bir kısım vakıflara verilenleri geri alarak yurtları açtık. Maltepe’deki yurt binasını biz yaptık, tümden yeniledik ve açıp, kiraladık. Benim projem lafımı, bırakın İBB Başkanlığında, Beylikdüzü başkanlığım devrinde çıkmadı. Ben iş insanıyım. Babam da ortak, orada bile ‘benim projem’ demedim. Bu ülkenin parasını, bütçesini yöneteceksiniz, ne benim projem ne partimin projesi derim. Milletimizin projesi. Tuzla Belediye Lideri açılışta 22 dakika konuştu, ben 23 dakika konuştum.
• Çıkarsınız makul bir konuşmayla teşekkür edersiniz. İğneleyici laflar vesaire. Bu kışkırtmaların sonucu sayın Cumhurbaşkanı Hilmi Bey’i övdü. Demek ki madalyasını aldı. Siz biliyor musunuz bu projenin başlangıcı Recep Tayyip Erdoğan’ın projesidir diye kelamı var. Ben kimin emeği geçmişse teşekkür edelim dedim. 250 bin metreküplük tesis. Biz 400 bin metreküplük tesisi biz açtık. Sayın Cumhurbaşkanı benim yaptığım tesis dedi. 250 bin metreküplük tesisi sayın Erdoğan açtı diyorlar. Olabilir. Projeyi çizdiren, temelini atan. Muhakkak düzeye getiriyor, sayın Sözen bir noktaya getiriyor. Bu tartışmaları açmanın tek manası; Ekrem İmamoğlu’nun 3,5 yılına 25 yılı muadil tutuyorlar. Yapamadıkları, durdukları, 10 metro sınırında gürül gürül çalışan idaresi kıskanıyorlar, yetinmiyorlar kendi 25 yılı ile yarıştırıyorlar.

“BÜYÜK BİR ANLAYIŞ İHTİLALİ VAR. DEMOKRAT, ÖZGÜR, ÖZGÜN BİR KENT VAR ARTIK”

• Sıfır yatak sayısında 3 bin yatağa geldik. Önümüzdeki yıl 5 bin olacağız. Bir öğrencinin ailesine maliyeti aylık 7 bin lira. Olağan bir ailenin çocuğundan bahsediyoruz. 3 bin lira da ona maaş yollasa. 5 bin öğrenciden o denli büyük sayı yapıyor ki. İstanbul’a gelen öğrencinin çalacağı kapı olduk. 150 kreş açtık. Her yıl 20 bin çocuğu geleceğe hazırlayan bir düzenek. Kreş fiyatlarımızın birincisi tam fiyat aldığımız anne ve babalar var. Yarı fiyat aldığımız anne babalar, başlangıçta hiç fiyat almadığımız anne babalar var. Anne ve baba işsizse para almıyor o anne ve babaya iş buluyoruz. 75 bin beşere ortalama 1,5-2 yıl içerisinde iş bulduk. Büyükşehir belediyesinde iş bulmadık. Büyük bir anlayış ihtilali var. Demokrat, özgür, özgün bir kent var artık.

“AMA BEN HANGİ İLÇEYE GİDERSEM GİDEYİM, O İLÇENİN BELEDİYE LİDERİNİ KESİNLİKLE DAVET EDİYORUM”

• Bizim anlaşamadığımız belediye yok. Üsküdar Belediyesi bize teşekkür etti, o günden beri açılışlarımıza gelemedi, üzülüyorum. Bugün Arnavutköy Belediyesi’ne gittik. İçme suyu arıtma tesisinin açılışını yaptık. Sayın Lider gelmedi. Akabinde kreşimizi açtık, Bayrampaşa Belediye Lideri oradaydı. 5 yıl boyunca kendi ilçemde tek bir dakikam bile, merhum Topbaş’ı ne sayın Uysal’ı ilçemde ağırlayamadım. Lakin ben hangi ilçeye gidersem gideyim, o ilçenin belediye liderini kesinlikle davet ediyorum. 150 projeye baktığımızda, o kadar eşitlikçi ki, en büyük değişim bu. 39 belediyenin 39’unda da hizmetimiz var. 30-40 yıldır hizmetlerin ihmal edildiği Kadıköy’den Büyükçekmece’sine kadar bir süreç anlatabilirim.

“HAZİNE BANA 5 YIL GARANTİSİNİ VERSİN BEN BÜTÜN METROLARIMI YAPARIM”

• Ulaşım sorunu İstanbul açısından çok kıymetli. Biz ne yazık ki artan maliyetlerde yüzde 400’e varan, mazotundan yedek modüllerine, kirasına araçların bedellerine varıncaya kadar fahiş artışlardan ötürü gelen maliyetlerin çok azını tarifelere yansıtabildik. Suda, ulaşımda bu türlü, vatandaşımıza yansıtamıyoruz. Sübvansiyon fiyatımız 11 milyarlara kadar çıktı. 2023’de bunun çok daha tırmanacağını öngörüyor arkadaşlarımız. 10 metroda birden çalışıyoruz. Yeni projelerimiz var. Beylikdüzü-Sefaköy metrosu var. Biz 10 çizgi yapıyoruz, 5 sınırı Ulaştırma Bakanlığı yapıyor. Sabiha Gökçen’e yaptıkları sınırın parasını ödüyoruz Hazine’ye. Bu çeşit metroların Hazine’ye tekrar ödenmesi 30 seneyi buluyor. Artık bize gelen hisselerde yüzde 5 oranı.
• Bunun manası 2 senede bizden parasını takır takır alacaklar. Ben metro için bulduğum kaynakla 12 yıl vadeli bedelli. Bunu ne vakit değiştirdi? 1 Mayıs 2019. 5 gün sonra seçimi iptal ettiler ancak bu türlü karar çıkarttılar. Parasını bizden takır takır alıyorsunuz. Hazine bana 5 yıl garantisini versin ben bütün metrolarımı yaparım. İstanbul’da daha evvel bütün kaynaklarıyla yardımcı olan merkezi yönetim, Vilayetler Bankası ve daha birçok, Dudullu-Bostancı o krediyle başladı. Bitiyor, ek kredi alınamıyor. Biz devlet bankalarından aldığımız kredi sayısı sıfır. 4. yılımıza giriyoruz. Vilayetler Bankası belediyelere hizmet için kurulmuş.

“TABİRİ CAİZSE KATMERLİ HALDE TOPLU TAŞIMA KULLANIM SAYISINA SAHİBİZ”

• Enflasyon yüzde kaç? İTO’ya nazaran yüzde 108, o da tüketici fiyatlarına nazaran. Aklına geldi mi kurnazlık yapanlarla bizim işimiz yok. Ulaşım probleminde engelleniyoruz. 300 milyon Euroluk onayımız Cumhurbaşkanlığında. 3 sene oldu. Kendi bütçemizden 160 tane metrobüs almak zorunda kaldık. Halbuki kredisi hazırdı. Bunu bize aldırtmadınız. Hala onaylanmıyor. İstanbul’un muhakkak yıl içerisinde otobüs sayısını yenilemeniz lazım. Krediyi birinci kez İmamoğlu idaresi kullanmıyor ki. Ulaşıma bütüncül baktığınızda. Sabiha Gökçen çizgisinin bizden 2 yıl içinde tahsil edileceğini söyledim. Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbeyli çizgisi. Sıfırdan başladık neredeyse. Tam gaz gidiyoruz. Sancaktepe kısmını önümüzdeki sene açıyoruz. Sultanbeyli kısmını 2024’e açıyoruz.
• İstanbul’un en doğusuna metroyu getirmiş oluyorsunuz. Sultanbeyli’de benim vatandaşım bütün İstanbul’a, metroya, Taksim’e 55 daıkikada gelecek. Süper değil mi? 125 milyon kredi onayımız 14 aydır bekliyor. Bize kimse kefil olmuyor. Göztepe çizgisinde 1 sene bekletildik. Bunu 10 ay evvel verseniz suratı arttırsak. Sultanbeyli hemşehrilerime sayın Cumhurbaşkanımı ve ilgili Maliye Bakanı’nı şikayet ediyorum. Bizim sürece dair niye yüksek artışımız var? Pandemi devrinde bütün dünyada yüzde 20 özel araça evrildi, toplu taşımadan uzaklaştı. Hala özel araç kullanımı yüksek oranda. 8.7 milyona günlük toplu taşıma kullanım sayısı çıktı. Tabiri caizse katmerli formda toplu taşıma kullanım sayısına sahibiz.

“VALİLİĞE TEKRAREN YAZI YAZDIM; BİZE MÜLTECİ SAYISI HAKKINDA NET, SOMUT SAYILAR VERİN”

• Pandemi periyodunda bomboş otobüslerimiz gitti geldi. Tek bir kuruş dayanak, sübvansiyon alamadık. Şu anda günde 8.6 milyon. Bir Londra nüfusunu 1 günde yalnızca toplu taşımada taşıyoruz. 15 miyon 840 bin İstanbul’un resmi nüfusu. Valiliğe tekraren yazı yazdım; bize mülteci sayısı hakkında net, somut sayılar verin. BM tespitleri ve bizim tespitlerimiz olsun bunun 2 milyondan daha fazla olduğunu düşünüyoruz. İnsanların aldığı hizmetler var. Örneğin su, gaz. Resmi sayılar yayınlanıyor. 1.3 milyon diyorlar. Bize nazaran 2 milyonun üzerinde. Su tüketiminin ne kadar arttığını, kişi başı tüketim üzerinden. 1 kişi 33 ton su kullanıyor yılda. Yıkanma, paklık, içme suyu. Bunu gördüğümüzde karşımıza tam 19 milyon 300 bin sayısı çıkıyor. Büyükşehirde 19 milyonun üzerinde insan taşıyoruz. İstanbulkart kullanan kayıtlı 500 bin mülteci nüfusu var. Havuzdan kullanan 3 milyon kart daha var. Biz 20 milyona yakın beşere hizmet veriyoruz aslında. Suyumuz bile belirli ölçüde değil.

“DEMOKRATİK ORTAMDA YAŞAMAK İSTİYOR, HAYATINDA YÜRÜYEBİLECEĞİ MAKSATLARA KOŞMAK İSTİYOR”

• İBB İstanbul kentinin 2009 planlarında İstanbul Havalimanı yoktu. Şu kadar para harcandı diyoruz. Bunun üçüncü köprüsü, yolları var. Halkalı’dan yapılan metro var. Gayrettepe’den önümüzdeki seneye yetişebilecek metrosu var. 1 metro neredeyse 1 milyar Euro. Yalnızca Kanalistanbul probleminin şehire getireceği yük 3 milyon nüfus. Adresinde konut olan, boş olan konut sayısı 750 bin. Konutu var, boş tutuyor. Ondan daha fazla vergi almak zorundayız. Dünyada bu uygulamalar var. O vergiyi biz konut fonuna aktaracağız, konut üreteceğiz. 1989 yılında Bakanlar Konseyi kararıyla yola çıkıldı. Melen barajını 30 küsur yıldır duyuyoruz. Eski Bakan 2016 yılında açılışını yapacağız dedi. Ortada kocaman çatlak gövde, milyarlarca harcanmış lira. 2023’ün Ocak-Şubat’ında açarız dediler. Daha berbatı orayı rehabilite edecek proje olmadığından bahsediliyor. Ortada 10 milyarlık çöp duruyor. İstanbul’un su tehdidi devam ediyor. Biz 2050 vizyonunu çalışıyoruz. Yeni bir kuşak var artık. Sağlıklı bir gelecek, ömür kalitesi yüksek kentler bekliyor. Yeşil alanlarda yürümek istiyor. Bizim insanımız gücü yüksek insan. Demokratik ortamda yaşamak istiyor, hayatında yürüyebileceği amaçlara koşmak istiyor.
• İstanbul’un datalarını, geleceğini çalışıyoruz. Alacak o kadar uzun bir yolumuz var ki. 25 yılda yapamadıklarını 3,5 yılda başardığımız süreçle yarıştırarak ortaya koyuyorlar. O kadar acz içindeler; zira üretemediler.

“GERÇEK MANADA 2023’DE İNSANLARIMIZLA BULUŞACAK BİRÇOK CADDEMİZ”

• Paris’i ziyaret ettiğimde Paris Belediye Lideri protesto ile karşı karşıyaydı. Scooter kullanılmasın diye şov vardı. Bu her yerde sorun. Ana caddeler büyükşehir zabıtalarında. Orta sokaklar ilçe belediye başkanlığında. Üzerinde tartışmalar sürüyor. Ulaştırma, Şehircilik Bakanlığı, büyükşehir belediyeleri, ilçe belediyeleri. Bunun çağdaş bir tahlile kavuşturulması kural. Kent dizaynı çok kıymetli. Bağdat Caddesi’nin altyapı, üstyapısına girdik. İstanbul’da 17 caddeyi çalışan belediyeyiyz. Kimi caddelerde parklanma alanları var. Scooter alanları, bisiklet dizaynları var. İncirli’de yaya aksları çalıştık. Bakırköy halkına, esnafa anlatmaya uğraştık. Efendim kaldırımları niçin geniş yaptınız, caddeleri niçin daralttınız. Hayır efendim daraltmadık. Kaldırımlar geniş olacak. Meydanlar, kaldırımlar medeniyetin göstergesi. Yaya geçitlerini, engellileri düşünerek yapıyoruz. Gerçek manada 2023’de insanlarımızla buluşacak birçok caddemiz.

“İSTANBUL’DA TAKSİYE BİNEMEDİĞİNİZ VAKİT AKLINIZA SÜLEYMAN SOYLU, MURAT KURUM, ADİL KARAİSMALİOĞLU’NU GETİRİN”

• Taksi probleminde bir plaka sorunu var. Taksi değil; plaka. Plakanın pahası, sahipleri, payları; hatta plaka baronları. Yer ismi vermeyelim. Milyarlarca lira, bir borsa. Gelir gelmez bu işe damga vurmak istedik. 30 yıldır plaka sayısı artmamış ancak nüfus 3 kat artmış. Bu kentte net olarak şu teklif edildi; 5 bin taksi çıkartma, bunları sat, biz satın alalım, sistem yürüsün. Buna hayır dedik. 14 kere bizim teklifimiz reddedildi. Kim reddetti? İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki UKOME’deki sandayle sayısı değiştikten sonra. İBB yetkililerin çoğunluğu vardı. Müzakere masası vardı. Burayı yöneten İBB’nin yetki alanı olan masaya 5 yeni üye atayarak, alakasız bakanlıklardan. Aile Bakanlığı’nın bile üyesi olduğu masa inşa ederek, çoğunluk sayısını elimizden alarak.
• Sonra anladık ki, ben de şahit oldum, sayın Cumhurbaşkanı, sayın bakanlar bizim UKOME’yi o denli bir takip ediyorlar ki, bu nasıl bir aşk? Ulusal Savunma Bakanlığı, Ulusal Eğitim, Etraf Şehircilik, Aile Bakanlığı’nın sandayeleri var. Jandarma, Emniyet Genel Müdürlüğü, Liman Başkanlığı, Karayolları, Devlet Demir Yolları temsilcileri. Benim İstanbul’da taksiye binemeyen anne, baba, genç kızlar, çocuklar, siz o taksiye binemediğiniz vakit aklınıza Süleyman Soylu, Murat Kurum, Adil Karaismalioğlu’nu getirin. Ulaştırma Bakanlığı’ndan bir iştirakçi var, o elini kaldıracak başkaları de kaldırıyor başları önde eller havada.

“6 AY SONRA GİDECEKLER VE ÇÖZECEĞİZ, 6 AY KALDI”

• 6 ay sonra gidecekler ve çözeceğiz, 6 ay kaldı. Burada hangi çıkar sorununun damarına bastıysak. Pervasızca bir kurumu tehdit edecek kadar bir kadro telaffuz ve süreçlerin içine giriyorlar. Birisi uygulama üzerinden taksi çağırıyor. Gelmiyor. Sonra Arapça isimle taksi geliyor. Benim vatandaşıma siz bunu nasıl yaparsınız? 100 doların varsa taksi var üzere. Benim bütün feryadım, plaka sahiplerine, baron üzere yönetmeye sistemi çalışanlara, adaletsiz halde UKOME’ye müdahale eden bakanlıklara. Benim taksi esnafıyla sorunum yok. Hala taksiye muhtaçlığımız yok deniyor. Olacak iş değil. Bizi finansal olarak sıkıntı ortamda daha orta ve uzun vadeli imkanlar bulduğumuzda bize fırsatı ver ki insanlarımız pırıl pırıl otobüslere binsin.

“BÜTÜN HİZMET ARAÇLARIMIZI ELEKTRİKLİ ARACA DÖNÜŞTÜRMEK İSTİYORUZ”

• TOGG’un inşaatı başladığında biz elektrikli araç gereksinimimizi TOGG’dan karşılacağız diye beyanımız var. Biz tarihi yarımadayı sıfır emisyonlu alan ilan etmek istiyoruz. Bütün hizmet araçlarımızı elektrikli araca dönüştürmek istiyoruz. Natürel ki otobüslerimiz de o alanda elektrikliye dönecek. Tarihi yarımada ile ilgili çok hoş bir alan tasarladık. Eminönü-Alibeyköy çizgisinin bitirilmesinden Unkapanı Köprüsü’ne, Sarayburnu’nun arkeolojik parka dönüştürülmesi, tarihi kara surlarının yapılması, Beyazıt Meydanı’ndan aklınıza gelecek birçok yerde projelerimizi geliştirdik.

“HALKTAN KOPMUŞLAR. DEMOKRASİDEN UZAKLAŞMIŞLAR, HAK HUKUK ÇERÇEVESİNDEN UZAKLAŞMIŞLAR”

• İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri, İstanbul’da yapıp teslim edeceğiniz, hatta sayın Cumhurbaşkanımızın test ettiği araç İBB’nin. Orada açılış yapıyorsunuz, 1 gün sonra bizim oluyoruz. Onun önüne çiçek koyuyorsunuz, beni oraya davet etmiyorsunuz. Yalnızca AKM’nin açılışına davet edildik. Ulusal Eğitim bir okul yapıyor, bazen imar planlarını biz yapıyoruz. İBB niye davet edilmiyor? Gittiğimiz ilçede ilçe belediye liderinden valimize davet ediyoruz. Davet etmekten korkuyorlar. Ben oraya gidersem vatandaşın ilgisi bize dönecek. Bu kadar benlikçi anlayışları var. Halktan kopmuşlar. Demokrasiden uzaklaşmışlar, hak hukuk çerçevesinden uzaklaşmışlar. İBB Lideri her ortama davet edilmeli. İçişleri Bakanı geliyor, çok nadiren davet ediliyoruz.

AYRINTILAR GELİYOR…